AA
İsrail’in kuşatım altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik yapmış olduğu sivil katliamlar sürüyor.
7 Ekim’den bu güne Hamas ile çıkan çatışmaları bahane eden İsrail, sivil bölgelere yağdırdığı bombalar sebebiyle binlerce masumun ölümüne niçin oldu.
Bölgede durum böyleyken, gündeme tekrardan düşen konulardan biri de “Filistinlilerin topraklarını sattığı” iddiasıydı.
“‘Filistinliler topraklarını sattı’ iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır”
Mevzuyla ilgili en yetkin adlardan kabul edilen, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) İnsan ve Cemiyet Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, bu iddiaya ilişkin mühim açıklamalarda bulunmuş oldu.
Kurşun, “Filistinliler topraklarını sattı” iddiasına ilişkin şöyleki dedi:
“Filistinliler topraklarını satmadığı şeklinde Yahudiler topraklarına işgalci olarak girmeye başladığında fetvalar çıkartılmış ve ‘Yahudi’ye arazi satmanın haram olduğu’ mevzusunda yaygın bir kanaat oluşturulmuştur. ‘Filistinliler topraklarını sattı’ iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır. Ne zamanı gerçekler ne vicdan ne de rakamlar bu iddiayı kabul etmemektedir.”
“Siyonist amaçlarla Yahudilere bölgede bir devlet verilmek istendi”
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, AA muhabirine yapmış olduğu açıklamada, Filistin coğrafyasının tarih süresince
dikkati çektiğini, bölgenin mukaddes dinlerin doğduğu mekan olması
sebebiyle üç tanrısal din için de mukaddes kabul edildiğini söylemiş oldu.
Batı’da 19. yüzyılda başlamış olan Yahudi karşıtlığının peşinden,
Yahudiler için bir yurt arayışının başladığını özetleyen Kurşun şunları söylemiş oldu:
“İngiltere 1917’de Balfour Deklarasyonu ile başkasına ilişik toprakları kağıt üstünde gayri etik şekilde Yahudilere vererek bugünkü çekişmenin başlamasına sebep oldu. Siyonist amaçlarla Yahudilere bölgede bir devlet verilmek istendi. Yahudiler bölgeye gelirken burada insan yok muydu? İşte aslolan sorun bu. Oysa bu coğrafyada yaşayan, asırlardan beri kendi yurdu olarak benimseyen insanoğlu vardı. Siyonist felsefe gereği bu coğrafyaya insansız toprak muamelesi yapılmıştır.”
“Filistin halkının toprakları elinden alındı
ve mülksüzleştirildi”
Kurşun, bu anlayışın hala devam ettiğini belirterek 1.
Dünya Savaşı’ndan sonrasında bölgenin İngiliz mandasına girmesiyle daha çok
Yahudi’nin Filistin topraklarına yerleştirildiğini kaydetti.
İsrail
Devleti’nin duyuru edilmesinden sonrasında bölgede dengenin Yahudiler lehine
değiştiğini aktaran Kurşun, “Filistin halkının toprakları elinden alındı
ve mülksüzleştirildi, bugünkü çatışma durumuna gelindi.” ifadelerini
kullandı.
“Bu, vicdana sığmayan yanlış bir iddiadır ve doğru değildir”
Prof. Dr. Kurşun, “Filistinliler topraklarını sattı” iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak şöyleki devam etti:
“Bu, iddia vicdana sığmayan yanlış bir iddiadır ve doğru değildir. Bölgede her ne kadar bir miktar toprak el değiştirmişse de bu ‘Filistinliler topraklarını sattı’ anlamına gelmez. Bölge, 1917’ye kadar Osmanlı yönetimindeydi. Osmanlı döneminde Filistinli diye bir tabir yoktur. Osmanlı tebaası vardı. Alım-satım Osmanlı vatandaşları içinde yapılmaktaydı. Osmanlı, Yahudilere Batı’da uygulanan soykırım sebebiyle Filistin hariç topraklarını açmıştır. Filistin’de Yahudilerin toprak almasını ve toplu bir halde bir yere yerleşmesini engellemiştir. Hatta yasaklamış ve buna dair kanunlar çıkarmıştır. Filistinliler topraklarını satmadığı şeklinde Yahudiler topraklarına işgalci olarak girmeye başladığında fetvalar çıkartılmış ve ‘Yahudi’ye arazi satmanın haram olduğu’ mevzusunda yaygın bir kanaat oluşturulmuştur. ‘Filistinliler topraklarını sattı’ iddiası bir siyonist propagandasıdır ve vicdansızlıktır. Ne zamanı gerçekler ne vicdan ne de rakamlar bu iddiayı kabul etmemektedir. Bu iddiaları yeniden etmek siyonizme ve İsrail’in bölgeyi insansızlaştırma politikasına destek olmaktır.”
Siyonizm
anlayışına nazaran işgal edilen Filistin topraklarındaki insanların, insan
bile kabul edilmediğini, bu toprakların insansız olarak görüldüğünü
aktaran Kurşun, “İsrail Devleti’nin kurulduğu topraklar üstünde
yüzbinlerce Filistinli yaşıyordu ve bunlar kendi topraklarından
uzaklaştırıldı. Sığınmacı kamplarına ve Filistin’e komşu ülkelere sürüldü.
Bugün Filistin’de bir tek 5 milyon Filistinli bulunuyor.” dedi.
Filistinli sığınmacılar topraklarını gönüllü terk etmedi
Ortadoğu
ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet
Güvenilir Dağ da bugün dünyanın değişik bölgelerine dağılmış vaziyette yaşayan
5 milyonu aşkın Filistinli mültecinin topraklarını ne satarak ne de
gönüllü terk ettiğini belirtti. Dağ, “Kent efsanesi haline gelen
‘toprak satma’ iddiası, İsrail işgal yönetiminin Filistin mevzusunda
ürettiği en büyük iftiralardan biridir.” diye konuştu.
Filistinlilerin
yerinden, yurdundan sürülüp zorla çıkarıldığına dikkati çeken Dağ,
“Bundan dolayı bu insanoğlu için 194 Sayılı karar şeklinde Birleşmiş
Milletlerin (BM) değişik kararlarında ‘geri dönüş hakkı’ diye bir kavram
bulunmaktadır. Toprağını gönüllü olarak satanlar için bu şekilde bir
internasyonal hukuk sonucu olabilir mi? Doğal ki olması imkansız.”
değerlendirmesinde bulunmuş oldu.
Dağ, Osmanlı sonrası 1920’den 1948’e
kadar devam eden 28 senelik İngiliz işgali yıllarında toprakların el
değiştirdiğini, 1948’den sonrasında direkt İsrail işgali başladığı için
aslına bakarsanız toprak satışı diye bir durumun söz mevzusu olmadığını kaydetti.
“Gönüllü toprak satışı diye bir şey söz mevzusu olmamıştır”
Bizzat
İngilizlerin satışını yapmış olduğu Filistin kamu arazisi oranının yüzde 4’ün
birazcık üstünde bulunduğunun altını çizen Dağ, Filistinlilerin gönüllü
sattığı söylenebilecek kişi arazilerinin oranının ise binde 9’dan daha
minik bulunduğunu belirtti.
İngiliz destekli Yahudi çetelerinin
tehdidiyle minik Filistinli grupların bir miktar satış yaptığını özetleyen
Dağ, “Toprak satışı bizzat Filistinli liderlerin direktifiyle yasaklandığı
ve cezası idam olduğundan bu aileler Filistin’de barınamayarak ülkeyi
terk etmiştir. Dolayısıyla Filistin topraklarının tamamına yakını ya
bizzat işgal edilerek ya da İngiliz işgal yönetimi döneminde Yahudi
yerleşimcilere peşkeş çekilerek el değiştirmiştir.” ifadelerini
kullandı.
Ahmet Güvenilir Dağ, İngilizlerin tüm kolaylaştırıcı
çabalarına ve tehditlerine karşın Filistinlilerin topraklarını
satmadığını vurgulayarak sözlerini şöyleki tamamlamış oldu:
“Bir tek işgal ve kamulaştırmalar sonucunda 1945’te dahi Filistin’de Yahudilerin haiz olduğu toprak miktarı bir tek yüzde 5,6’yı sadece bulmuştu. Fakat 1948’de İsrail işgal rejiminin kurulmasının peşinden siyonistlerin elindeki toprak miktarı birden yüzde 78’e terfi etti. 1967 savaşından sonrasında Batı Şeria ve Gazze’nin de işgal edilmesiyle İsrail 2 milyon dönüm yeni Filistin arazisini daha Yahudi yerleşimine açtı. Bu süreçlerin tümü tabanca diretmesiyle ve katliamlarla gerçekleşmiştir. Gönüllü toprak satışı diye bir şey söz mevzusu olmamıştır.”
Haber Deposu: Anadolu Ajansı (AA)