Son yıllarda oldukça çok konuşulan sızdıran bağırsak sendromu tam anlamıyla bir hastalık olarak kabul edilmese de tüm vücudu etkileyebiliyor. İşte sızdıran bağırsak sendromu hakkında her şey.
Son yıllarda bağırsak geçirgenliği ve sızdıran bağırsak sendromu oldukça çok konuşulmaya başladı. Sızdıran bağırsak sendromunun şu anda resmi bir patoloji olarak kabul edilmediği doğru olsa da, dikkate alınması icap ettiğini gösteren birçok emek harcama vardır.
İnce bağırsak besinlerin sindirilmesinin ve emiliminin gerçekleştiği sindirim alanlarından biridir. Toplamda 400 ila 600 metrekare içinde doku kaplar. Hücrelerin ve besinlerin geçmesine müsaade eden ve bakterilerin ve öteki potansiyel olarak tehlikeli mikroorganizmaların geçmesini önleyen bağlantılarla birbirine bağlı bir yapıda bulunur.
Bundan dolayı bağırsak geçirgenliği bir hastalık değil, daha oldukça lüzumlu bir fizyolojik işlevdir. Bağırsak gıdaları geçirgen olmalı, seçici olmalı ve zararı dokunan maddelerin geçişini engellemelidir. Sorun, bu geçirgenliğin değişmesi ve bağırsağın hem hücre içi hem de hücre dışı olarak aşırı geçirgen hale gelmesidir.
Bağırsak geçirgenliği niçin artar?
Sindirim sistemi genel bağışıklık için kilit organıdır. Vücudun işleyişi için lüzumlu olan besinlerin emilip, vücudun gerekseme duyduğu bölgelere dağıtılması sindirim sistemi tarafınca gerçekleştirilir.
Bağırsak duvarı vitaminler, mineraller, amino asitler ve yağ asitleri benzer biçimde besinlerin geçmesine müsaade eden ve zararı dokunan mikroorganizmaların ve toksik bileşiklerin emilimini önleyen bir filtredir. İnce bağırsağın duvarı, oldukça ince buruşuk villus ve mikrovilliden oluşan oldukça ince bir epitel doku (4/100 mm) ile kaplanmıştır. Bağırsak içeriğine karşı mekanik bir bariyer işlevi elde eden enterositler olan tek bir hücre katmanından oluşur. Bu bariyer, dış saldırılara karşı bir kalkan görevi görür.
Sadece bağırsak duvarı değiştiğinde ve iltihaplandığında sıkı bağlantılar şişer ve bağırsak gözenekliliği adım atar. Bağırsak adeta büyük bir süzgeç haline gelir ve sızdıran bağırsak sendromu ortaya çıkar. Bu bağırsak geçirgenliğinin potansiyel sebepleri içinde, bir yanda genetik faktörler öteki yanda yaşam seçimi faktörleri vardır. Fena beslenme, kronik stres, aşırı antibiyotik ve bağırsağa zararı dokunan ilaçların tüketimi, alkol tüketimi, viral bakteriyel enfeksiyonlar ve hatta uygun dinlenme eksikliği sızdıran bağırsak sendromuna yol açabilir.
Bağırsak geçirgenliğini birçok değişik unsur tetikleyebilir. Sızdıran bağırsak sendromunun ana sebepleri şunlardır:
– Fast food,
– Bağırsak florasının dengesizliği (disbiyoz)
– Antibiyotikler, antienflamatuarlar, kortikosteroidler vb. benzer biçimde uzun soluklu ilaç kullanımı,
– Ağır metaller, alkol, tütün, besin katkı maddeleri ve koruyucular ve böcek ilaçları benzer biçimde toksik maddelerin tüketimi,
– Crohn ve kolit de dahil olmak suretiyle kronik inflamatuar bağırsak hastalıkları,
– Enzim eksikliği,
– Stres,
– Yoğun sporlar,
– Sık görülen bakteriyel, viral, parazitik enfeksiyonlar sonrasında IgA’da (immünoglobulin A) eksiklik,
– Gluten intoleransı dahil besin intoleransları.
Sızdıran bağırsak sendromu emareleri
Bağırsakların fena işleyişi, birçok değişik hastalığa yol açabilir. Ek olarak migren, eklem ağrısı, kronik bitkinlik ve egzama benzer biçimde haiz olduğunuz bir sıhhat problemininin bağırsak geçirgenliğinden kaynaklanıyor olması oldukça muhtemeldir.
Emareler oldukça ciddi olabilir ve tedbir alınmazsa zaman içinde daha da kötüleşebilir. Sıhhat için bu dengesizliğin sebepleri mevzusunda süratli hareket etmek önemlidir. İstenmeyen maddelerin geçmesine müsaade eden bir bağırsak ile vücut günden güne kötüleşir ve otoimmün hastalıkları tetikler. Karaciğer, bu durumu telafi etmek için daha çok çalışır, sadece bunu tam olarak başaramaz ve bitkin düşer, bu da başka sıhhat problemlerine niçin olabilir.
Sızdıran bağırsak sendromunun genel olarak emareleri şunlardır:
– Besin hassasiyetleri, intoleranslar ve alerjiler,
– Kronik şişkinlik,
– Kandidiyaz, parazitler ve virüsler (sindirim sistemine oldukça fazla zarar verirler),
– Kaşıntı, akne, egzama, sedef hastalığı ve rozasea dahil cilt sorunları,
– Astım ve mevsimsel alerjiler,
– PMS ve öteki hormonal dengesizlikler,
– Romatoid artrit, lupus, sedef hastalığı, çölyak hastalığı, Hashimoto hastalığı, kronik bitkinlik, fibromiyalji ve metabolik sendrom benzer biçimde otoimmün hastalıklar,
– Beyin sisi, depresyon, anksiyete ve otoimmün beyin sorunları,
– Kronik ishal, kabızlık yada irritabl bağırsak sendromu,
– Gıda eksiklikleri,
– Yetersiz bağışıklık sistemi,
– Artrit yada eklem ağrısı.
Sızdıran bağırsak sendromunun vücuda tesirleri
Bağırsak değişikliklerini beyin, karaciğer ve hatta cilt hastalıklarıyla ilişkilendiren birçok emek harcama vardır. Bağırsak florasının ve bağırsak geçirgenliğinin değişmesinin sindirim sisteminin ötesinde sorunlu bir durum yaratabileceğine dair artan kanıtlar vardır.
Bağırsak florasında vücuda yararlı olan oldukça çeşitli mikroorganizmalar yaşar. Bu flora değişebilir, bu da bağırsak geçirgenliğini daha da artırabilir ve bunun tersi de mümkündür. Bağırsak geçirgenliğinin arttığı durumda, yağlar yada vitaminler benzer biçimde besinlerin doğru emiliminde zorluklar olabilir, hatta bazı durumlarda gıda eksiklikleri oluşabilir.
Benzer şekilde, sızdıran bağırsak sendromu sebebi bilinmeyen ishal, kilo kaybı, aşırı bitkinlik ve hatta laktoz, fruktoz yada sorbitol benzer biçimde belirli maddelere karşı intolerans yada duyarlılık yaşama riskinin artmasıyla da ilişkilidir.
Bazı araştırmalar, bu aşırı geçirgenliğin iltihaplı bağırsak hastalıkları benzer biçimde öteki hastalıklarla ilişkili olabileceğini de gösteriyor. Ülseratif kolit, Crohn hastalığı ve irritabl bağırsak sendromunun sızdıran bağırsak sendromuyla ilişkili olabileceği biliniyor.
Sızdıran bağırsak sendromu tedavisi
Bağırsak duvarını korumak sıhhat için oldukça önemlidir. Genel sıhhat için ince bağırsağa dikkat etmek önemlidir. Sıhhatli bir bağırsak ve bağırsak florası ile genel sağlığınızı büyük seviyede iyileştirebilirsiniz. Peki, çözüm nedir? Bir deva var mı?
Sızdıran bağırsak sendromunu 3 adımda tedavi edebilirsiniz.
1. Zararı olan yiyecekleri yasaklayın
Sıhhat büyük seviyede yiyeceklerden geçer. Bağırsak florasını onarmak ve bağırsağı iyileştirmek için bazı gıdaları tercih etmek ve bazılarını yasaklamak gerekir. Bağırsağınıza zarar veren yiyeceklerden kaçınmanız gerekir.
Şeker, bilhassa endüstriyel ürünlerin çoğunda bulunan rafine şeker, beyaz ekmek, kek, tatlılar, gazlı içecekler, rafine tahıllar, kırmızı et, alkol benzer biçimde asitleştirici ürünler, oldukça yağlı gıdalar ve genel olarak sindirim sisteminizi mühim seviyede asitleştiren ve tahriş eden endüstriyel ve işlenmiş ürünlerden kaçının.
2. Prebiyotik tüketin
Bazı besinler bağırsağı rahatlatır ve onarır. Onlara beslenmede öncelik verilmelidir. Bağırsak florasındaki iyi bakterileri besledikleri için mümkün olduğunca prebiyotik gıdalar tercih edilmelidir. Aynı şekilde, yeterince su içmenin de oldukça mühim bulunduğunu ihmal etmeyin. Günde ortalama 2 litre su içilmesi önerilir.
Sızdıran bağırsağı rahatlatan ve onaran prebiyotik gıdalar şunlardır:
– Lifli besinler ve bilhassa sindirim esnasında koruyucu jel oluşturan çözünür lif içeren yulaf, arpa, çavdar, havuç, kabak, kuşkonmaz, çilek ve şeftali.
– Meyve ve sebzeler. Pişmemiş olarak sindirmekte zorlanıyorsanız pişirebilirsiniz. Muz çoğu zaman sızdıran bağırsak için organik bir deva olarak görülür. Sadece dikkatli olun, bundan dolayı muzlar tek başlarına bağırsak sorunlarını çözmek için kafi değildir.
– Lakto-fermente gıdalar. Lakto-fermentasyon işlemi esnasında bir bakteri savaşı gerçekleşir ve iyi bakteriler devreye girer. Lakto-fermente gıdalar ondan sonra bağırsak asitliğini (pH) dengeleyerek ve iyi bakterileri destekleyerek bağırsağın sıhhatli bir halde iyileşmesine destek sunar. Lakto-fermantasyon, iyi bakterilerin (organik probiyotikler) gelişiminin yanı sıra bu iyi bakterileri besleyecek peptitlerin ve enzimlerin (organik prebiyotikler) sağlanmasına da izin verir. Lahana turşusu, probiyotikler ve prebiyotikler açısından varlıklı bir lakto-fermente gıdaya muhteşem bir örnektir.
– Yulaf, çavdar, kinoa ve bulgur benzer biçimde kepekli tahıllar.
– Baklagiller.
– Ceviz ve badem benzer biçimde kuruyemişler.
– Genel olarak, vücudun gerekseme duyduğu her şeyi içeren işlenmemiş ürünleri tercih edin. Mümkünse organik ürünleri satın alın. Bir besin organik durumuna ne kadar yakınsa, vücudunuz ve bağırsaklarınız için o denli sağlıklıdır.
3. Uygun takviyeleri alın
Besin takviyeleri, bağırsağın iyileşmesine ve yenilenmesine destek olan organik ilaçlardır. Bu organik ilaçlar, iyi bakterilerin üstünlüğü tekrardan kazanmasına destek olurlar. İyi seçilmiş besin takviyeleri, bağırsağa somut, süratli ve organik yardım sağlar. Rejiminizi değiştirip, takviyeleri alarak bağırsak sağlığını iyileştirebilirsiniz. Yetersiz bir rejimle beraber besin takviyeleri oldukça etkili olmazlar.
Probiyotikler + glutamin + omega 3 kombinasyonu, bağırsak geçirgenliği ile savaşmak için en iyi yöntem olarak bilinir. Bağırsakların hızla iyileşmesini elde eden etkili bir karışımdır. Faydalarını tam olarak elde etmek için bu 3 ürünün ortalama 3 ay süresince kullanılması önerilir.
Probiyotikler iyi bağırsak bakterilerinin artmasını sağlar. Glutamin, hasarlı bağırsağın sıkı bağlantılarını tekrardan oluşturur ve bağırsak bariyerinin tekrardan yapılandırılmasını sağlar. Omega 3’ler bağırsak florasını çeşitlendirir ve doymuş yağların ürettiği iltihaplanmaya karşı savaşır.
Bununla birlikte, endüstriyel ürünlerden mümkün olduğunca kaçınarak ve bilhassa pişmeden olmak suretiyle daha çok meyve ve sebze tüketerek rejiminizi ayarlamanız gerekir.
